SİNAN AKÇIL sinan akcıl FAN CLUP SOHBET KAPI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl SİNAN AKÇIL sinan akcıl
 
Giriş yapAnasayfaAramaLatest imagesKayıt Ol

 

 ÇELEBİ SULTAN I. MEHMET ve FETRET

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gebzeli serhan

gebzeli serhan


Erkek
Mesaj Sayısı : 2248
Yaş : 33
Nerden : GEBZE
Kayıt tarihi : 09/08/08

ÇELEBİ SULTAN I. MEHMET ve FETRET Empty
MesajKonu: ÇELEBİ SULTAN I. MEHMET ve FETRET   ÇELEBİ SULTAN I. MEHMET ve FETRET Icon_minitimeCuma Ocak 23, 2009 6:45 pm

Yıldırım Bayezid Han'ın, Emir Süleyman, İsa Çelebi, Mehmet Çelebi, Musa Çelebi, Mustafa Çelebi ve Kasım Çelebi adlarında altı oğlu vardı. Bunlardan Kasım Çelebi çok küçük olduğundan Bursa'da Harem-i Hümayûn'da bırakılmış, ötekilerin hepsi savaş alanında babalarının yanında yer almışlardı.

Timur, Tire'de kışlamakta iken Cenevizliler'in îzmir limanında yaptırmış oldukları kaleyi müslüman hükümdarların alamadıklarını duydu. Hem gücünü kuvvetini halka göstermek, hem de Frenklerin biriktirdikleri malları ve eşyaları çapul etmek için ilk baharda saldırıp İzmir'i hemen ele geçirdi. Bundan sonra başkenti olan Semerkand'e dönmeye karar verip, Kara Tatar denen halkı da yanına abp Anadolu'dan çıkıp gitti


Bu nedenle Cenevizliler liman kıyısında bir kale yaparak limanın ve tuzlanın gelirlerini almaktalar iken bu kale Timur tarafından ele geçirilip tamamen yıkıldı. Bu kalenin üç yanı deniz bir yanı kara olup Timur'un, denize açık yanlarını doldurtarak ele geçirdiği, tarihlerde yazılı ise de kaleye nereden girdiği belli değildir.

Bundan sonra İzmir şehri Aydın Oğlu Soyundan olup İzmir Oğlu denilen Cüneyd Bey'in ülkesi içine alınmakla limana bakan ve yukarıda adı geçen Kıdifa Kalesi ki yakın zamana dek adı geçen melikenin veya ilahenin dörtgen biçiminde ve 7 - 8 metre büyüklüğünde mermer üzerine kazılmış resmi, mezarı olduğu tahmin edilen taştan oyma bir sanduka üzerinde ve kale kapısı dışında kale duvarına gömülü bir durumda durmakta ve görünmekte idi.

Cüneyd Bey, limanın korunmasından önce, Osmanlı saldırısından vücûdunun korunması ihtiyacını duyduğundan kaleyi onartıp sağlamlaştırdı. İkinci Murad Han zamanında Anadolu Beylerbeyisi Yahşi bey, Cüneyd Bey'in ortadan kaldırılması ile görevlendilirince çok zorluk çekti ve uzun süre kaleyi kuşattıktan sonra ele geçirebildi. Kale her ne kadar limana bakıyorsa da eski topların menziline göre limanın korunması yeterli olmadığından korunmak için de Osmanlılar'ca gerek görülmediğinde bu kale değerini yitirip deniz kıyısında bulunup Hisar Camii diye anılan camiin önünde aşağı yukarı beş altı bin metre kare18 genişliğinde bir kale yapılıp düşman gemilerinin sataşmaları buradan önlenmişti.

H. 1081/M. 1670 - 71 yılında Köprülü Oğlu Fazıl Ahmet Paşa, Girid'in zaptından dönüşünde İzmire uğrayıp, ahalisinin rica ve yalvarmaları üzerine iki saat uzaklıktaki yerden, büyük kemerler ve taştan yollar yaptırarak adam belinden daha kalın bir su getirttikten başka yontma taştan büyük bir han, bir çarşı bir çifte hamam ve bir cami yaptırdı.

Ayrıca, Fazıl Ahmet Paşa'nın yapı emini olan vekil harcı Osman Ağa da aynı bollukta bir su daha getirtti. Daha sonra Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Küçük Vezir Hanı adıyla başka bir han, yeşil direkli adında çifte bir hamam ve daha sonraları Dar üs-Saade Ağası Beşir Ağa, büyük han ve çarşılar yaptırmıştır.

İzmir şehrine 13 Km. kadar uzaklıkta olan ve limanın kapısı gibi olan Sancak Burnu adlı yere, Girid seferi nedeni ile dördüncü Mehmed Han zamanında bir kale yaptırılıp içine büyük toplar yerleştirilmiştir ki yeni Kale adıyla anılan bu kale hala ayaktadır. Uzun süre bakımsız kaldığından H. 1244/M. 1828 - 29 yılında îzmir Ayanı bulunan rahmetli babam Mansûrî Zade Emin Efendi, padişah fermanı ile onarımına görevlendirildiğinden elindekini avucundakini sarf edip kaleyi onartmış, dışına tabyalar ve bir denizden öteki denize hendek kazdır mıştır.

Gariptir ki sadrazam Köprülü Oğlu Fazıl Ahmet Paşa, Girit Ada-sı'ndaki Kandiye şehri kuşatmasında döktürülüp kullanıldıktan sonra getirtip İzmir'in bu kalesine koydurduğu iki tunç top — ki içine adam girebilir ve birinin ağzında iki dane gülle yarası olmakla sağlamına "Gazi", bu yaralısına da "Şehit" denir — biraz önce dediğimiz gibi kale dışına tabyalar yaptırıldığında bu topları çıkarmak istediklerinde çıkaramamışlardır. Girit'te yapılıp buraya getirildiği halde kaleden tabyaya çıkarılamaması arasındaki güç farkının anlaşılması için bu hususu buraya yazdım.

Bu kalenin yapılması ile, îzmir şehri önündeki adı geçen liman Kalesinin önemi kayb olduğundan çevresine çarşı ve hanlar yapılmıştı. H. 1286/M. 1869 - 70 yılında padişahın izni gereğince kale içinde bulunan 25-30 ev satın alınıp yıktırılarak dul ve yetimler için yapılması düşünülen ıslahhaneye gelir olmak üzere yerine çarşı yapılması işine girişildi.

Açıklanan nedenlerle şehir günden güne genişleyip nüfusu artmış, vaktiyle şehrin dışında bulunan mezarlıklar şimdi şehrin ortasında kalmıştır. Biz gene konumuza dönelim.

Timur'un geri gittiği haberi duyulunca, bir kaç yüz bin çapulcunun yol uğraklarını ne duruma getirecekleri bilinmekle oralara yakın yerler halkı dağ başlarına çekildikleri gibi Çelebi Sultan Mehmet de Amasya'dan çıkıp Bolu Dağları'na gidip işin sonunu bekledi.

Uğursuz Timur'un cehennem olup gittiği anlaşılınca Çelebi Sultan Mehmed, yanında bulunan bir kaç bin askerle inip Bursa'ya yönelmiş ise'de Isa Çelebi saklandığı yerden çıkıp ondan önce babasının tahtını ele geçirmiş bulunduğundan iki kardeş taht savaşma giriştiler.

Mehmet Çelebi'nin askerleri İsa Çelebi'nin ordusunu darmadağın edip H. 806/M. 1403 - 4 yılında Çelebi Sultan Mehmet Bursa'ya girerek Osmanlı tahtına oturdu.

Germiyan Oğlu'na emanet edilmiş olan Yıldırım Bayezid'in ölüsü ile şehzade Musa Çelebi getirtilerek, cenaze, özel türbesine gömüldü; kardeşine de iltifatlar etti.

Edirne'de hüküm süren Emir Süleyman, kardeşi Çelebi Sultan Mehmed'i ortadan kaldırmak amacı ile Anadolu yakasına geçmeği tasarladı ise de vezir-i azam Ali Paşa, îsa Çelebi'yi, Çelebi Sultan Mehmed'e musallat etmeyi daha uygun gördüğünden İsa Çelebi, Emir Süleyman tarafından teşvik ve yardım edilerek yollanıp Çelebi Sultan Mehmet ile yeniden savaşa tutuştu ise de yine bozguna uğradı. Bu kez, Menteşe, Saruhan ve İzmir Oğullarının yardımı ile cesaretlenip yaptığı saldırıda da yenilerek kaçmış, daha sonra Eskişehir'de saklandığı yerde bulunup öldürülmüştür.

Tanrının yardımına nail olmuş olan Padişah Sultan Mehmet, Aydın'a doğru yönelip Ayasluğ'da yapılan savaşta İzmir, Saruhan ve Menteşe Oğullarını bozguna uğratıp Aydın ve Manisa sancaklarını ele geçirdi. Saruhan Oğlu Hızırşah Bey'i öldürtüp İzmir Oğlu Cüneyd Bey'in af dileğini kabul ile yalnız İzmir kalesini kendine bırakarak Bursa'ya döndü.

Hızırşah Bey'in öldürülmesi konusunda Müneccim Başı, ünlü tarihinde, Timur olayında affı imkansız bir cürüm işlemiş olması öldürülmesine sebep oldu demekte ise de nasıl bir suç işlediğini açıklamamıştır. Timur'un yanma geçmek, yahut da Isa Çelebi'ye yardım etmek suçu olsaydı bu tür suçlar, dağınık hükümdarcıklarm hepsince işlenmiş olduğundan onlar gibi bunun da affedilmesi gerekirdi. Fakat bu Hızırşah, sarhoş ve alçak bir herif olduğundan Timur olayında saltanat hanedanının namusuna leke sürücü yakışıksız bir davranışta bulunmuş olmalı ki başkaları affedildiği halde bu, ondan mahrum edilmiştir.

Çelebi Sultan Mehmed'in özgürlüğü Emir Süleyman'ı huzursuz ettiğinden büyük bir ordu ile Anadolu'ya geçip Sultan Mehmed üzerine saldırdı. Durum, Mehmed Han'ın ileri gelenleri arasında tartışıldı. Emir Süleyman her ne kadar içkiye ve eğlenceye düşkün olup, bu durum tahta geçmesine engel ise de şehzadelerin en büyüğü ve Rumeli'deki beylerin ve komutanların başkanı olmakla, durumu iyice belli oluncaya dek çekingen davranılması, karşı koymaktan kaçınılması sonucuna varıldı. Bunun üzerine Sultan Mehmed Amasya'ya gitti. Emir Süleyman onu izleyerek Ankara'ya vardı ve sonra Bursa'ya geri döndü.

Emir Süleyman'ın, adeti üzere her gün hamamlarda zevk ve safa ile meşgul olduğunu duyan Çelebi Sultan Mahmet, ordusu ile ansızın Bursa'ya saldırdı ise de şiddetli yağmurlar nedeni ile bazı ırmakları geçmek mümkün olmayıp, birkaç gün süren savaştan sonra Amasya'ya döndü.

Emir Süleyman'ın İsa Çelebi'yi Sultan Mehmed'e musallat etmesine bir karşılık olmak üzere Sultan Mehmet de küçük şehzade Musa Çelebi'yi, yardımlarla Sinop'tan Rumeli'ye yolladı. Emir Süleyman bu durumu görünce Anadoludan ayrılıp Rumeli'ye geçti.

Emir Süleyman'ın sarhoşluğundan bıkan Rumeli ileri gelenleri ve komutanlar, Musa Çelebi'ye katılmışlar ise de Emir Süleyman gelince gene onun tarafına meyi etmeleri üzerine Musa Çelebi dağ başlarına kaçtı.

Bu sırada ki H. 813/M. 1410 - 11 dir, Emir Süleyman'ın vezir-i azami Ali Paşa öldü. Edirne sarayında işlerin büsbütün bozulduğunu gören Musa Çelebi, ansızın Edirne'ye saldırdı. Emir Süleyman bir hamamda sarhoş ve kendinden geçmiş bir durumda bulunduğundan Musa Çelebi'nin Edirne'ye geldiğini anlatmak üzere yanına girenlere kızıp, hatta bunlardan yeniçeri ağası Hasan Ağa'nin sakalıni tellak usturası ile traş ettirince herkes kendisinden yüz çevirdi. Emir Süleyman, kötü haberlerin kendisine ulaştırılmasından biraz sonra ayılıp istanbul'a doğru kaçarken yolda tutulup öldürüldü.

Musa Çelebi Rumeli'ye yollanırken, amaca erişirse hutbe ve sikkeyi Mehmet han adına söyletmesi konusunda aralarında anlaşmışlarken Emir Süleyman ortadan kalkıp kendisi tahta geçince bağımsızlık davasına kalkıştı. Ama bir ülkede iki hükümdarın bulunamayacağı da değişmez bir kural olduğundan Sultan Mehmet han büyük bir ordu ile Rumeli yakasına geçti. Yapılan savaşta başarıya ulaşılmış iken, Sultan Mehmed ordusunun kaçanları kovalamak için ayrıldığını, ağabeyisinin az bir askerle kaldığını gören Musa Çelebi, yanındaki Kapı Kulu askerleri ile saldırınca Sultan Mehmet zorunlu olarak kaçıp Bursa'ya geldi.

Musa Çelebi sert huylu ve kuruntulu bir kişi olduğundan eski komutanların ve devlet adamlarının çoğunu yerlerinden atıp sert davrandığı gibi değerli bir devlet adamı olan Evrenos Bey'e de kötü davranıp kendisine hakaret ve rahatsız etmiş, ayak takımından biri olan Kör Şahmelik adındaki birini kendine vezir edinerek halkı iyice soğutmuştur.

Bu tür davranışlarından dolayı Emir Süleyman'ın sadrazamı rahmetli Ali Paşa'nm oğlu İbrahim Paşa'yı vergi istemek için elçilikle istanbul'a gönderdiği halde İbrahim Paşa, Edirne'ye dönmeyip Sultan Mehmed'in yanına Bursa'ya gitti.

Ertesi yıl yani H. 816/M. 1413 - 14 yılında Sultan Mehmet Han yeniden Rumeli yakasına geçtiğinde Rumeli emirlerinin çoğu yanına geldiler. Bu durum karşısında Musa Çelebi karşı koymaktan çekinip Niş bölgesine doğru geri çekildi.

Sultan Mehmet kendisini izliyerek yaklaştığında zorunlu olarak şiddetli bir çarpışmaya tutuştular. Musa Çelebi'nin yanındaki birlikler bozguna uğradı, Musa yakalanıp öldürüldü.

Timur olayından Musa Çelebi'nin ölümüne dek geçen oniki onüç yıllık zaman içinde Osmanlı ülkesinde türlü savaşlar ve çatışmalar olmuş, sonunda Mehmet Han yalnız başına tahta geçerek devlet gemisi selamet sahiline ulaşıp fitne dalgaları oldukça yatıştı.

Karaman oğlu Mehmed Bey, Sultan Mehmet Han'ın, Musa Çelebi ile olan meşguliyetini fırsat bilerek bir aydan fazla bir süre ile Bursa'yı kuşatma cesaretini gösterdi. Bu kuşatma sırasında da türlü çapullar yapmış, soygunculuk etmiş hatta, bazı Bizans tarihçilerinin anlattıklarına göre rahmetli Yıldırım Bayezid Han'ın türbesini yıkıp türlü hakaretler yapmakta iken Musa Çelebi'nin cenazesi şehre girince, Çelebi Sultan Mehmed'in başarısını anlayıp cezalandırılacağından korkarak çabucak kaçıp oradan uzaklaşmıştı.

Sultan Mehmet Han, Anadolu'ya döner dönmez Karaman Oğlu üzerine yürüdü. Akşehir, Beyşehir, Seydişehir ve Said İli denen bölgeleri — ki buralar Murad Han zamanında belli bir bedelle satın alınmış iken Timur olayında yeniden Karaman Oğlu'nun eline geçmişti— yeniden Osmanh ülkesine katıldılar. Konya da kuşatıldığı halde bazı sıkıntı verici olayların ortaya çıkması üzerine kuşatma kaldırıldı.

Ertesi yıl gene Karaman Oğlu'na haddini bildirmek için Ankara Ovası, Padişahın ordu merkezi yapıldı. Padişah biraz rahatsız olduğundan burada eylenilmekte iken Anadolu Beylerbeyisi Bayezid Paşa, Karaman Oğlu'na, Padişahın rahatsız olduğunu haber vererek daha bir çok güzel hileli sözlerle onu umutlandırıp aldatması üzerine, ansızın ordusunu basıp Karaman Oğlu Mehmet Bey ile bir oğlunu yakalayıp Padişaha yolladı.

Sultan Mehmet Han iyi ahlakı dolayısıyla, bundan sonra bir daha Osmanh devleti'ne düşmanhk etmemek üzere Karaman Oğlu'na yemin ettirdikten sonra salıverdi. Bayezid Paşa'nm eyaletine de vezirlik rütbesi ekledi.

Karaman Oğlu memleketine dönerken "bizim Osman Oğulları ile düşmanlığımız beşikten mezara dek sürer" demiş ve otlakta bulunan Padişahın at sürülerini ahp gitmiştir. Bir kaç yıl sonra gene ayaklanıp Antakya'yı kuşattığı sırada top güllesi ile vurulup parça parça olmuş, böylece yemin bozanhğmm cezasını görmüştür.

Çelebi Sultan Mehmed'in Ölümü

Sultan Mehmet Han, Edirne'de oturmakta iken H. 824/M. 1421 yılında 43 yaşında olduğu halde ve bağımsız olarak sürdürdüğü saltanatının sekizinci yılında öldü. Ölüsü Bursa'ya getirtilip kendi adıyla anılan türbesine gömüldü.

Bu hükümdar yumuşak huylu, sabırlı, cesur ve çalışkan, aklına koyduğu şeyi gerçekleştiren, başarılı ve şanı yüce bir padişahtı. Türlü zahmet ve meşakkatlerle Osmanlı Devletini yenilemiş, 24 savaşta bizzat bulunmuş, kırka yakın yara almıştır. O, bu denli uğraşıları arasında Edirne'de ve Bursa'da pek çok hayır işleri yaptırmayı başardıktan başka Harameyn'e yani Mekke ve Medine'ye "surre alayı" 19 yollanmasını da ilk kez bu padişah başlatmıştır. Zaten hastalıklı bir vücuda sahip olduğundan zamanının çoğu yatakta geçip genç yaşta öldü. Bazıları doğumunu H. 793/M. 1391 yılı olarak kayd edip babasının ölümünde 12 yaşında idi derler. Bazıları da doğumu H. 781/M. 1379 - 80 de olduğundan babasının ölümünde 24 yaşında bulunduğunu söylerler.

Babası zamanında Amasya valisi ve Timur savaşında çarhacı20 olmasına, sonraki yaptıklarına ve şehzadesi Sultan ikinci Murad'm doğumunun H. 806/M. 1403 - 4 yılında bulunmasına bakılınca ikinci söylentinin daha doğru olması gerekir. Ama bazı tarihlerde de annesi Şah Hatun, Germiyan Oğlu Yakup Bey'in kız kardeşi olarak gösterilmiş, Şah Hatun ise H. 783/M. 1381 - 2 yılında Yıldırım Bayezid Han ile evlenmiş olduğundan bu tarihlerde de bir yanlışlık olmak gerekir. Bütün bunlar göz önüne alınınca Sultan Mehmet Han'ın doğum tarihi doğru olarak bilinmemektedir.

Çelebi Sultan Mehmet Edirne'de ölünce, saltanat tahtına varis olup Amasya'da bulunan büyük şehzade Sultan ikinci Murad'a durum bildirildi. Rahmetlinin vasiyeti üzerine ölüm haberi gizli tutuldu. "Padişahımızın İzmir Oğlu üzerine yürüyüşü var" söylentisi ile Edirne'de bulunan askerin bir miktarı Anadolu yakasına geçirilmiş ise de sipahi ve silahtar taifesi ölüm işini sezinleyip Padişahı görmekte ayak dirediler.

Devlet ileri gelenleri bu istek karşısında çok sıkıntıya düşüp hekim-başı'nın tertibi ile ölüye giysileri giydirilip karanlık odada taht üzerine oturtulup arkasına da bir adam konup subaylardan üç beş kişi içeri alındı. Ölünün arkasına konmuş olan adam onun ellerini ve başını kımıldattığından, girenler işin farkına varamadan dua ederek çıktılar.

Tarihçiler bu konuda ağız birliği etmektedirler. Bu işte ölünün bedeninin bazı ilaçlarla tahnit olunduğu açık ise de alınan tedbirin akla uygunluğu zorcadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://barisakarsu.canadian-forum.com/profile.forum?mode=editpro
 
ÇELEBİ SULTAN I. MEHMET ve FETRET
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Fatih Sultan Mehmet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SİNAN AKÇIL sinan akcıl FAN CLUP SOHBET KAPI :: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK :: OSMANLI PADİŞAHLARI (hayatları)-
Buraya geçin: